Monthly Archives

Mart 2015

Ağız ve Diş Sağlığı

Dilde çıkan yaralar, AFT nedir, ağız ve dil yarası

22 Mart 2015

Dilde ve ağızda çıkan bir takım yaralar sürekli olarak tekrarlanıyorsa bu yaraların masum olmadığını unutmayın. Aft ve uçuk gibi yaralar vücudumuzun bağışıklık sistemi ile doğrudan ilişkilidirler. Eğer bu yaralar zamanla geçmezse yada sürekli olarak tekrarlarsalar bilmeniz gereken en önemli husus bağışıklık sisteminizde bir problem olduğudur. Bu yaralar bizim yaşam kalitemizin düşmesine neden olur. Genellikle ağrılı olan bu yaralar sırasında yemek yemekte yada sıcak soğuk bir şeyler içmekte oldukça zorlanırız. Zamanla kendiliğinden geçebilen uçuk ve aft yaralar geçmediklerinde ve sürekli olarak tekrarlandıklarında ise mutlaka tanı konulması gereken ve tedavi edilmesi gereken yaralardır.

Dil ve ağızda meydana gelen yaraların sürekli olarak tekrar etmesi

Dil ve ağızda oluşan bu yaraların sürekli olarak tekrar etmeleri bizlere ilk olarak Behçet hastalığının olup olmadığını sorgulatır. Yine çeşitli testler yapılarak bu yaraların neden meydana geldiği de araştırılır. Genellikle yapılan kontrollerle beraber bu yaraların neden sürekli olarak tekrarlandıkları kolaylıkla bulunabilir. Hastalarda bu durumlara neden olan en belirgin hastalıkların başında Behçet hastalığı gelmektedir. İlk olarak bu hastalıktan şüphe edilse de araştırmalar kesilmez. Hastalarda bu tür ağız yaralarına neden olan bir diğer etken ise B vitamini eksikliğidir. Eğer hastalık bir vitamin eksikliğinden kaynaklanıyorsa o zaman tedavi çok daha kısa süreli olabiliyor. Fakat vitamin eksikliğinden kaynaklanmayan bu tür ağız yaraları Behçet hastalığı şüphesi ile hastanın daha uzun süren kontroller altına girmesi gerektiriyor.

Mide rahatsızlıkları ve mide mikrobu araştırması

Mide mikrobu bir çok hastalık gibi bu tür ağız yaralarının oluşmasına da neden olan olabilmektedir. Eğer sık tekrarlayan yada geçmeyen ağız yaraları varsa mide mikrobundan şüphe edilebilir. Mide mikrobu gastrit ve ülser gibi rahatsızlıklara neden olabilirken sindirim sistemi yollarında da bir çok rahatsızlıklara neden olabilir. Mide mikrobu ayrıca kişide ağız yaraları dışında unutkanlık, halsizlik, yorgunluk ve sinirliliğe de neden olabilmektedir. Mide mikrobu oluşumu bazen kişide mide rahatsızlığı yaratmayabilir. Bu mikrop farklı bölgelerde farklı rahatsızlıklara neden olarak araştırılması ve tanı konulması zor bir durumda oluşturabilir.

Ağızda oluşan yaralarda tanı konulabilmesi çok önemlidir

Ağızda oluşan ve sürekli olarak tekrarlanan ağız yaralarında tanı koyulabilmesi tedavide ki en önemli aşamalardan birisidir. Öncelikli olarak bu tür yaralarda kişinin bağışıklık sistemi tamamen gözden geçirilmeli ve bu durum kişiye özel bir değerlendirmede olmalıdır. Kişinin daha önce geçirmiş olduğu rahatsızlıklar, aile de geçirilen önemli hastalıklar, yakın akrabalarda var olan rahatsızlıklar, kişinin yaşı, cinsiyeti özel olarak değerlendirilerek hastalık aranır ve kontrol altına alınır. Bunların dışında fiziksel olarak beslenme düzeni, uyuma alışkanlıkları, yorgunluk, ne kadar sıklıkla güneşlendiği, hangi gıdaları az hangi gıdaları fazla tükettiği de hastalık oluşumuna ve devam etmesine bağlı olan durumlardır.

Ağız yaralarının nedeni tam olarak bilinememektedir

Tıp dünyasında ağızda oluşan aft veya uçukların tam olarak nedeni bilinememektedir. Ortası beyaz olan yada diğer renkleri sarı ve gri tonlarda olan bu yaralar genellikle ağız içerisinde oluşur. Diğer uçuk gibi yaralar ise ağız çevresinde dudaklarda, yanaklarda, dilde vb. oluşabilmektedirler.

Ağız yaraları kimlerde görülür ?

Ağız yaraları küçük yaştan itibaren hemen hemen tüm insanlarda görülebilmektedirler. Bulaşıcı bir hastalık olan (uçuk) bu yaralar özellikle öpüşme ile kişiden kişiye geçebilmektedir. Bu yaralar oluştuklarından itibaren bir hafta yada on günlük bir süre içerisinde geçmektedirler. Tekrarlanıp tekrarlanmayacağı kişinin kendisine ve bağışıklık sistemine bağlıdır. Genellikle vücut direncinin azaldığı durumlarda kendisini belli ederler. Bu yaralar oldukça ağrılıdır.

Ağız yaralarına neden ola durumlar nelerdir ?

Fiziksel travma sonucu ağızda yaraların oluşması: Genellikle fiziksel olarak bölgede oluşan bir darbe yada bir travma bu yaraların oluşmasına neden olabilir. Sivri bir cismin ağız içerisinde oluşturacağı bir tahriş, yanağın yemek yerken ısırılması, çok sıcak bir şeylerin yenilmesi yada içilmesi bu tür bir ağız yarasına neden olabilir.

Yiyecek ve içeceklerin ağızda oluşturdukları yaralar: Ağızda oluşan yaralar genellikle asitli içeceklerin içilmesinden kaynaklanabilir. Kola, gazoz vb. asitli içeceklerin dışında portakal suyu veya nar suyu gibi içeceklerde ağızda yaraların oluşmasına neden olabilir. İçeceklerin yanı sıra çok baharatlı yiyecekler, tuzlu veya çok ekşi olan aşırı derecede acılı olan yiyeceklerde yaraların oluşmasına neden olabilir.

Alerjik reaksiyonları oluşturdukları ağız yaraları: Yiyeceklerden meydana gelen alerjik reaksiyonlar genellikle; balık, fındık, fıstık, süt vb. yiyeceklerin oluşturmuş oldukları alerjik reaksiyonlar yine incir, domates, limon, çilek gibi meyve ve sebzelerin de alerjik reaksiyonlara neden olarak ağızda bir takım yaraların oluşmasına neden olduklarını sıralayabiliriz.

Mide de oluşan mikroplar ( Mide mikrobu ) kaynaklı ağız yaraları: Mide mikrobu B12 vitamin eksikliğine neden olurken ağızda da bir takım yaraların çıkmasına bu yaraların sürekli olarak tekrarlanmasına yada geçmemesine neden olmaktadır.

Sigara kullanımı: Sigara bir çok hastalıkta olduğu gibi ağız yaralarının da baş mimarıdır.

Vitamin ve demir eksikliğinden dolayı meydana gelen ağız yaraları: Başta B vitamini eksikliği olmak üzere vücutta meydana gelen vitamin ve demir eksiklikleri ağız yaralarına neden olabilen en büyük etkenlerden biridir.

Stres ağız yaralarına neden olabilir: Bir çok fiziksel ve sistemik rahatsızlığın nedeni strestir. Stresli ortamlarda çalışmak, evde oluşan stres, iş yerinde veya okulda olan stres ağız yaralarına neden olabilmektedir.

Ağız yaralarında ne zaman doktora başvurmam gerekiyor ?

Ağızda oluşan yaralarda doktorunuza avurmanız gereken durumlar içerisinde;

– Ağızda bu yaralar ilk kez çıktıysa

– Aft yaraları oluştuysa ve bu yaralar çok büyüdüyse

– Çok fazla aft oluşmaya başladıysa

– Bu yaralar sık sık tekrarlıyorsa

Bu durumlarda mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Ağızda oluşan yaraların tedavisi nasıl yapılır ?

Dil üzerinde ve ağızda meydana gelen yaralardın tedavisi antibiyotik ve ilaçlarla sağlandığı gibi uzun süreli olmayan, sık sık tekrarlanmayan, ciddi bir etkisi olduğu görülmeyen ve çok nadir görülen aft gibi yaralarda evinizde uygulayabileceğiniz bazı tedavi yöntemleriyle de kısa süreli olarak bu yaralara tedavi amaçlı müdahale de bulunabilirsiniz.

– Ağız gargarası: Eczanelerde rahatlıkla bulabileceğiniz antiseptik özellikli ağız gargarası ile ağızda oluşan yaraların büyümesi engellenebilir.

– Tuz ve karbonat ile ağız gargarası: ılık su içerisinde tuz yada karbonat karıştırılarak ağız gargarası yapılır. Tuz ve karbonat karışımı doğal antiseptiktir.

– İlaç tedavisi: Doktorunuzun önereceği ilaç tedavisi ile ağızdaki yaralarınızdan kurtulabilirsiniz.

Not: Geçmeyen, sürekli tekrarlayan, çok ağrılı olan, 1 santimden daha büyük olan ağız yaralarında mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.

Ağız ve Diş Sağlığı

Reflü ağız kokusuna neden olabilir mi ?

22 Mart 2015

Reflü mide de bulunan asidin ağıza kadar ulaşması yemek borusunda, kişinin ses tellerinde ve dişlerde bir takım sorunlara neden olabiliyor. Mide asidi reflü nedeni ile dişlere ve diş etlerine ciddi zararlar verirken ağız da kötü koku oluşmasına neden oluyor. Kişi genellikle ağzıma acı su geldi diyerek yakınmada bulunur. Bu durum reflüden kaynaklı olarak mide asidinin ağıza ulaşmasıdır. Bu durum yani mide asidi diş minesine zarar vererek dişlerin daha hızl bir şekilde çürümesine ve kötü ağız kokusunun oluşumunun en büyük nedenlerinden birisidir.

Reflü mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır

Bu hastalık tedavi edilmediği sürece kişinin yaşam standartlarını oldukça tehlikeye atmaktadır. Reflü zamanla ağız kokusuna neden olurken dişlerin çok hızlı çürümesine ve diş etlerininde iltihaplanmasına neden oluyor.

Reflü diş ve diş etlerine zarar veriyor

Mide asidi ağız seviyesine ulaştıktan sonra mutlaka dişlerin çok iyi bakılması ve fırçalanması gerekiyor. Dişler fırçalanmadıklarında mide asidi sıklıkla tekrarlayan reflülerle beraber ağızdaki dişlere ve ağız içi dokulara zarar vermeye başlıyor. Bunun yanında bir çok hastalığında habercisi olan reflü sinderim sistemi kanallarına da ciddi zararlar vermektedir.

Sabahları ağızda oluşan kötü tat

Ağızda oluşan kötü tat genellikle reflü olan kişilerde sıklıkla duyduğumuz bir sorun kişi sabah kalktığında ağzında kötü bir tat ve koku hisseder. Reflünün zamanla tedavi edilmemesi ise daha da büyük sorunlara gebe oluyor. Başta dişlerin aşınması, dişlerde oluşan lekelenmeler, kötü ağız kokusu, diş eti problemleri, dişlerin çürümesi ve sonuç olarak dişlerin çekilmesi reflünün ağız içi problemlerine neden olan sonuçları arasında sıralanabilir.

Reflü olan hastalar mutlaka diş hekimi kontrollerine gitmeliler

Reflü olan hastalar mutlaka günlük olarak dişlerini fırçalamalı ve ağız gargarası kullanması gerekirken rutin olarak gerçekleştirmiş oldukları diş hekimi kontrollerini de sıklaştırmaları gerekmektedir. Bu kontroller hastanın ağız ve diş sağlığı açısından oldukça önemlidir.

Diş çürükleri ve ağızda oluşan diş eti problemleri gözden kaçabilir

Ağızda oluşan sorunlar genellikle yavaş yavaş ilerlediklerinden dolayı gözden kaçabilmektedirler. Reflü nedeni ile sık sık mide asidinin ağız ortamıyla teneffüs etmesi ağız içerisinde ciddi tahribatlara neden olabilmektedir. Ağızda ve dil üzerinde çeşitli yaralarında oluşmasına neden olan bu durum mutlaka tedavi edilmesi ve aynı zamanda sık sık diş hekimi kontrollerinin gerçekleştirilmesi gereken bir durumdur.

Diş Hekimi Tedavileri

Çene eklemi rahatsızlıkları ve çene ağrıları

19 Mart 2015

Çene bölgesinde oluşan rahatsızlık ağız sağlığını da doğrudan etkilemektedir. Çene bölgesinde oluşacak olan rahasızlıklar çene cerrahisi tarafından kontrol edilmeli ve gerekli müdahale gerçekleştirilmelidir. Yine 20 lik dişlerin çekilmesi ve çene bölgesindeki kapanış bozuklukları da aynı şekilde çene cerrahisinin görevleri arasındadır.

Çene cerrahisinin çalışma alanları hangileridir ?

Çene cerrahisi başta çene ve eklem rahatsızlıkları olmak üzere gömülü 20 lik dişler, kanal tedavisi, kemik erimesi tedavisi, implant uygulamaları ve benzeri çene bölgesinde uygulanabilecek tüm tedavi işlemleri çene cerrahisinin branşıdır.

Eksik diş tedavisinde en etkili yöntem diş implantları

Son yıllarda diş hekimliği alanında en yeni ve diş eksikliğindeki en doğru tekniklerden birisi olan diş implant uzun ömürlü ve çok sağlıklı bir diş tedavi yöntemidir. Eskiden diş eksikliği tedavilerinde uygulanan kron yada köprü tedavileri ile sağlıklı olan dişler kesilmek zorunda kalıyordu. Bu durum ileri de sağlıklı olan dişlerinde kaybedilmesi ile sonuçlanıyordu.. Bu uygulamalar uzun ömürlü olmayıp sağlıklı olan dişlere de zarar veriyordu. İmplant uygulaması ile çene kemiği üzerine uygulanan yapay kök yardımı ile sabit bir diş yapılabilmesi mümkün hale geldi. Ayrıca implant tedavisi ile eksik dişin yanındaki sağlıklı dişlere de herhangi bir müdahale yapılmasına gerek kalmıyor.

Yapılan araştırmalar implant tedavisinin son derece başarılı olduğunu ortaya koyuyor

Yapılan araştırmaların implant tedavisinin %99 oranında başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Bu oran tıpta çok büyük bir başarıdır. Diş implant uygulamaları sağlıklı bir ağız bakımı ile bir insan ömrünü tamamlayabilir. Diş implant uygulamaları gerçek doğal dişler gibi çürümezler fakat sağlıklı bakılmadıklarında diş eti iltihabının oluşması kaçınılmazdır. Diş implant tedavileri yeterli kemik dayanağı olmayan ve sistemik rahatsızlıkları olan hastalar (diabet vb.) dışında tüm hastalara rahatlıkla uygulanabilmektedirler. Yine şeker hastalarının dışında olan kanser hastası ve kanser tedavisi gören hastalara da implant tedavisi uygulanamamaktadır. Fakat eğer bu hastaların doktorları uygunluk verirlerse bu hastalarımıza da implant tedavisi yapılabilmektedir.

Çene cerrahisinde gömülü 20 lik yaş dişlerinin durumu hakkında bilgi

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki gömülü kalan 20 lik dişlerin bir çok problemin yanı sıra yandaki dişlere de büyük oranda etkisi vardır. Gömülü olan 20 lik dişler başta ağız kokusu olma üzere çürümelere, diş eti iltihaplarına, çene bölgesi rahatsızlıklarına, ağrılara, tümör veya kist oluşumuna neden olabilmektedirler. 20 lik dişlerde oluşacak olan problemlerin önceden tespit edilmesi ve zamanında 20 lik dişlerin çekilmesi oldukça önemlidir.

Çene eklem ağrıları ve çenede oluşan problemler

Çene rahatsızlıkları çene cerrahilerinin sıklıkla rastladıkları problemler arasındadır. Çene rahatsızlıklara neden olan iki sebep vardır. bunlardan birincisi Alt ve üst çenenin düzgün olarak kapanmamasıdır. Bu kapanış bozuklukluğu zaman içerisinde çene eklemlerinde sorunların oluşmasına ve ağrılı süreçlerin oluşmasına nedendir. Çenede oluşan ağrıların bir diğer nedeni de darbe ve oluşan travmalardır. Bir kaza sonucu yada kişi çene bölgesine bir darbe almış ise bu bölgelerde ağrılar meydana gelebilir.

Çene bölgesinde sesler oluyorsa ne yapılmalıdır ?

Çene eklem bölgesinde iki kemiğin birbirine bağlandıkları bölgede bir yastık bulunur eğer bu bölgede bir defarmasyon oluştu ise bu darbe veya travma sonrasında buradan ses gelir. Bu bölgeden herhangi bir ses geldiğini duyan hastalarımız mutlaka bir çene cerrahisine danışmaları gerekmektedir. Bu ses gelmesi durumu aynı zamanda ileride başlayacak olan ağrılarında bir habercisi niteliğindedir.

Ağız ve Diş Sağlığı

Stres diş ve diş etlerine zarar veriyor

19 Mart 2015

Stres diş ve diş etlerimize büyük zararlar vermektedir. Özellikle gece stresten dolayı meydana gelen istem dışı diş gıcırdatma dişler üzerine aşınmalara, dişlerin zamanla çürümesine ve diş etlerinin de iltihaplanmasına neden oluyor. Bu durum kişide stresin artması ile beraber daha da fazlalaşıyor. Son yıllarda insanların genel ortalamasına bakıldığında evde, dışarıda yada iş yerinde yaşadığı problemler ve panik kişide yoğun şekilde stres depolamasına neden oluyor. Bu stres ise gece sinirlerin gerilmesi ile çeneye ve kişinin uyurken istem dışı dişlerini sıkması ile sonuçlanıyor.

Stres dışında hareketsiz bir yaşam ve dengesiz beslenmede dişlere zarar veriyor

Stresin dışında, diş bakımının yetersiz yapılması, diş hekimi kontrollerinin yapılmaması ve dengesiz beslenme de dişlere büyük zararlar veriyor. Dişlerde ve diş etlerinde oluşan sorunların erken teşhisi basit bir kaç işlem ile tedavi edilebilirken ilerleyen diş ve diş eti problemlerinde ise tedavi süreci ve masraflarda artıyor. Özellikle diş sıkma ve diş gıcırdatma durumlarında erken uygulanacak olan tedavi dişlerin kurtarılmasına ve diş eti problemlerinin oluşmadan çözümü ile sonuçlanacaktır.

Toplulumuzda diş gıcırdatma sorunu giderek artıyor

Modern toplumların en büyük sorunu olan stres gündelik hayatın zorlukları ile beraber kişinin vücuduna yansıyor. Özellikle ağızda meydana gelen bir takım sorunlar kişinin yaşam kalitesini azaltırken sistemik bir çok rahatsızlığında başlamasına neden oluyor. Zamanında tedavi edilmeyen ağız problemleri ve diş gıcırdatma sorunları dişlerin aşınmasına, kırılmasına, çatlamasına, dişlerdeki yüksekliğin azalmasına ve sonuç olarak diş sağlığının kaybedilmesine neden oluyor. Vücudun stresle nasıl başa çıkacağı konusunda psikolojik olarak destek alamayan insanlar yine gündelik yaşantının getirdiği stresli çabalama stresin daha fazla atmasına neden oluyor. Bir çok hastalığın tetikleyicisi olan stres faktörü en büyük hastalıkların oluşması için tek başına yeterli olabiliyor.

Stres diş sıkmasına bağlı olarak ağızda ciddi problemlerin oluşmasına neden olabiliyor

Stres sonucu gece oluşan diş sıkması ilk olarak diş ve diş eti arasındaki noktada ortaya çıkıyor. Bu bölgede ciddi hasarlar görülmeye başlarken diş ile diş eti arasında boşluk oluşumuna neden oluyor. Diş ile diş eti arasında oluşan boşluk kişide aşırı derece de hassasiyetlerin oluşmasına neden oluyor. Bu durum diş kırılmalarının ve dişte büyük aşınmalarla beraber madde kayıplarının yaşanmasını da beraberinde getiriyor. Diş minesi aşınmadan dolayı dişi artık eskisi gibi tam anlamıyla koruyamamaya başlıyor. Yetersiz diş bakımı da dişlerin olduğundan çok daha hızlı bir şekilde çürümesine neden oluyor. Aynı zamanda çenede de büyük ağrılar yaşayan kişi eklem bölgesi rahatsızlıkları ile sık sık doktora başvurmak zorunda kalıyor. Baş ve boyun ağrıları yine diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığının sonuçları arasında gösterilebilir.

Yaş ilerledikçe buna bağlı olarak ağız içi problemlerde artıyor

Psikolojik problemler ağız içi sorunların en büyük nedeni depresyon, ağızda var olan çürükler, yanlış yapılmış olan dolgu ve kaplamalar, düzensiz ve yanlış beslenme sorunların daha fazla artmasına neden olmaktadır. Orta yaş sonrası ileri yaşlarda özellikle 40 yaşında olan bireylerde, ofis çalışanlarında bu tip problemleri daha fazla yaşamaktayız. Bu konuda diş hekimine başvuran hastaların %90 ında ağız sıkma rahatsızlığı gözlenmektedir. Bu kişiler ayrıca dişlerinden dolayı estetik kaygılarda yaşamaktadırlar. Dişlerinin kısa olduğundan ve bu nedenle kaplama yaptırmak isteyen hastalarımızın sayısı oldukça fazla…

Hangi meslek grubundaki hastalarda diş gıcırdatma daha sık görülmektedir

İşi stresli olan tüm hastalarda diş sıkma problemi görülebilmektedir. Özellikle ofis çalışanları bankacılar, muhasebeciler, mühendisler de bu durum daha da sık görülebilir.

Stresli olduğunu kabul etmeyen çok hasta var

Dişlerindeki problemlerden dolayı diş hekimine başvuran hastalarımızda diş sıkma bulgusuna rastladığımızda konu hakkında hastalarımızı bilgilendiriyoruz. Genellikle hastalar dişlerinde meydana gelen problemleri strese bağlamak istemiyorlar. Bu hastalarımızı bulgular konusunda uyarıyoruz ve bu konuyu inkar eden hastalarımıza bir takım metotları uygulamasını istiyoruz. Daha sonra hasta yeniden diş hekimine başvurarak durumu fark ediyor.

Diş gıcırdatma tedavisi nasıl yapılıyor

Öncelikle sizde diş gıcırdatma tespit edilebilmesi çok önemlidir. Genellikle hastalar dişler kaybedilmek üzereyken diş hekimine başvururlar. Bu durumun başlangıç aşamasında tespit edilmesi ve tedavi edilmesi sağlıklı olandır. Sabah kalktığınızda çene bölgesinde ve dişlerinizde ağrı hissediyorsanız mutlaka diş hekiminize başvurunuz. Diş hekimine başvurmaktan muayene olmaktan yada bilgi almaktan kesinlikle çekinmeyiniz. Diş gıcırdatma sıkma tedavisi hazırlanacak ağız içi koruyucu aparatlarla tedavi altına alınacaktır.

Ağız ve Diş Sağlığı

Diş sağlığı konusunda yapılan 10 hata nedir ?

18 Mart 2015

Toplumumuzda diş sağlığı ile ilgili bir çok yanlış bilgi kulaktan kulağa aktarılıyor. Yapılan bu yanlışlar kimi zaman dişlerin çürümesine, kimi zaman diş etlerinde ciddi problemlerin oluşmasına kimi zaman ise dişlerin kaybıyla sonuçlanıyor. Diş sağlığı konusunda doğru olan diş hekimine danışmak iken toplumumuzda diş hekiminden çekinme dişçi fobisi gibi etkenler oldukça fazla olduğu için kulaktan dolma bilgiler bizlere daha cazip gelmektedir. Yapılan onca yanlışa karşı hala benim yaptıklarım doğru vay efendim benim dişlerim neden çürüdü doktor yetiş naraları ise diş hekimlerine karşı gösterilen sitemkar davranışlarla yapılan hatalara bir kulp takılmak istenilmektedir.

Ülkemizde hala diş ipi konusunda bir bilgisi olmayan ve diş ipinin dişlerine zarar vereceğini diş etlerini kan akacağını zanneden diş hekimliği konusunda hiç bilgisi olmayan kişiler mevcut. Gelin ülkemizde yanlış bilinenleri veya doğru yaptıklarını zannettikleri yanlışları beraber inceleyelim..

Diş ipleri dişlere ve diş etlerime zarar verir

Diş ipleri kesinliklere dişlerinize yada diş etlerinize zarar vermez. Tam aksine diş fırçasının ulaşamadığı bölgelerde ve diş aralarındaki yemek artıklarının temizlenmesinde oldukça etkili olan diş ipi diş aralarını temizleyerek bu bölgelerde olası bir çürümeyi engeller. Diş ipi çeşitleri hakkında ve hangi diş ipini kullanmanız konusunda bu yazımızdan bilgi sahibi olabilirsiniz.

Ağız kokusuna kesin çözüm olarak ağız spreyi, sakız yada gargara kullanılmalıdır

Bu ürünlerle yanlızca anlık olarak ağız kokusu geçiştirilebilir. Fakat bu ürünler kesinlikle ağız kokusunu önlemeye yeterli değildir. Ağız kokusuna neden olan etkenler ağızda meydana gelen hastalıklar yada kişinin vücudundan meydana gelen rahatsızlıklardır. Aynı zamanda günlük olarak bakımı gerçekleştirilmeyen ağızda mutlaka kötü koku olur. Ağız kokusunu önlemenin yolları hakkında bilgileri bu yazımızda bulabilirsiniz. http://www.dishekim.com.tr/agiz-kokusu-sebepleri-ve-agiz-kokusu-tedavisi.html

Diş taşları temizletilmemelidir. Yoksa yeniden oluşurlar

Kesinlikle son derece yanlış ve diş etlerinize zarar verebilecek bir bilgidir. Ağızda oluşan diş taşları düzenli olarak temizletilmezse ve günlük diş bakımı ile oluşacak olan diş taşları engellenmezse diş etlerinde çekilmeye ve dişlerin zamanla kaybedilmesine neden olur. Mutlaka doktorunuza diş taşları temiliği konusunda başvurulmalı ve diş taşı temizliği hakkında doktorunuzdan bilgi alınmalıdır.

Diş beyazlatmayı kendinizde yapabilirsiniz diş hekimine gerek yoktur. Diş beyazlatma için ürünler vardır ve bu ürünlerin hepsi kullanılabilir

Diş beyazlatma uygulaması mutlaka diş hekimi kontrolünde gerçekleştirilmesi gereken bir işlemdir. Kendi başına bilmediğiniz ürünlerle gerçekleştireceğiniz diş beyazlatma işlemleri dişlerin aşınmasına ve ciddi şekilde zarar görmesine neden olacaktır. Yanlış yapılan diş beyazlatma işlemleri sonucunda dişlerde aşınma, diş çürükleri, dişlerde aşırı hassasiyet ve diş kayıpları oluşacaktır.

Hamilelik döneminde mutlaka diş kayıpları olur bundan kurtuluş yoktur

kesinlikle yanlış bir bilgide hamilelik döneminde dişlerin ne yapılırsa yapılsın çürüyeceği ve kaybedileceği bilgisidir. Doğru bir diş bakımı ve düzenli diş hekimi kontrolleri ile hamilelik dönemi son derece rahat bir şekilde geçirilebilir. Asla diş kayıpları yada diş çürümeleri gözükmez. Hamilelik sürecinde bayanlarımızın gerçekleştireceği doğru bir ağız bakımı oluşacak problemleri önceden engellemenizi sağlayacaktır.

Kanal tedavisi gereksizdir. Kişide ağrıya ve dişlerin kaybedilmesine neden olur

Bu bilgi oldukça yanlış ve tam tersi olan bir bilgidir. Çürüyen dişi kurtarmak için kanal tedavisi uygulaması yapılır. Tam tersi kanal tedavisi uygulanmadığında diş iltihaplanır ve kaybedilir. Doğru bir şekilde ve zamanında uygulanan kanal tedavisi ile diş sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürür.

Çocuklardaki süt dişlerinde meydana gelen sorunlar gerçek dişlerinde de oluşacaktır.

Süt dişleri yerine gelecek olan dişlerin rehberi görevindedir. Süt dişleri mutlaka çok iyi bakılmalı ve korunmalıdır. Zamanından önce çekilecek süt dişleri yerine gelecek olan daimi dişlerin çarpışık olmasına neden olur. Süt dişleri günlük olarak bakımı yapılmalı fırçalanmalı ve düzenli olarak diş hekimi kontrolleri ile desteklenmelidir.

Diş etlerinde oluşan sorunların tedavisi mümkün değildir

Hayır diş etlerinde oluşacak tüm problemler giderilebilir. Diş eti sağlığı kişiye yeniden kazandırılabilir. Diş etlerinde oluşan problemler direkt olarak dişlerinize etki etmektedir. Bu nedenle dişlerin günlük olarak bakımının yapılması ve diş hekimi kontrolleri son derece nemlidir. Diş etleri iltihaplanmadan önce alınacak her önlem ve günlük olarak dişlerin temizlenmesi problemlerin oluşmadan önlenmesi anlamına gelmektedir.

Dişlere uygulanan kaplamalar sonraki zamanlarda sağlık açısından problem oluşturur

Kesinlikle yanlış bir bilgidir. Kaplama uygulamaları dişlere estetik ve sağlık kazandırır. Dişlerin iyi bakılması kaplamaların ömrünü ve dolayısı ile dişlerinizinde sağlığını ve ömrünü uzatır.

Diş implant uygulamaları herkese uygulanamaz

İmplant uygulamaları herkese uygulanan bir yöntemdir. Fakat kişide sistemik bir rahatsızlık varsa yani implant uygulanmasına engel teşkil eden bir hastalık varsa veya implant yapılacak bölgede yeterli kemik yoğunluğu yoksa bu taktirde implant uygulaması yapılamaz.

Ağız ve Diş Sağlığı

Çocuk diş sağlığı ve diş gelişimi nasıl olmalıdır ?

17 Mart 2015

Ağız ve diş sağlığı süt dişlerle beraber bebeklik döneminde önem kazanmaya başlıyor. Süt dişlerin çıkmaya başlaması ile beraber ebeynler de bu konuda oldukça büyük bir sorumluluk sahibi oluyorlar. Süt dişlerinin düzenli olarak bakımlarının yapılması ve gece yatmadan önce mutlaka dişlerin fırçalanması gerekiyor. Çocukluk dönemlerinde ise alışnakın haline getirilmesi gereken diş fırçalama işleminin çocuklara aşılanması ve dişlerin doğru bir şekilde fırçalanabilmesi hakkında çocuklara yeterli bilginin aktarılması gerekiyor.

Süt dişleri özellikle bakımlarının eksik yapıldığı durumlarda daimi dişlere göre çok daha çabuk çürüyen dişlerdir. Bu nedenle çocukların düzenli olarak dişleri temizlenmeli ilk diş çıkması ile beraber yine çocuklar düzenli olarak diş hekimine götürülmeleri ve bakımlarının yapılması gerekiyor.

Süt dişlerinin önemi oldukça büyük

Süt dişleri genellikle alt dişlerden çıkmaya başlar. İlk 6 aylık sürede çıkmaya başlayan süt dişleri 3 yaşına kadar devam eder. Süt dişleri bu süreç içerisinde alt ve üst bölgede olmak üzere 20 adet dişe kadar çıkar ve sıralanır. Bu dişler yerine gelecek olan dişlere rehber görevi yaparlar. Erken dönemde bu dişlerin çürümesi yada kaybedilmesi yerine gelecek dişlerde de bir takım düzensizliklerin, çarpışıklıkların, erken dönemde diş çürükleri ve diş kaybedilmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle süt dişlerinin bakımı ve korunması son derece önem arz etmektedir.

Süt dişlerinin yapısı daimi dişlere göre farklılıklar içerir. Bu dişler daimi dişlere göre çok daha çabuk çürüyerek daha fazla kırılma eğilimi gösterirler. Eğer bu dişler çürürlerse ve çekilmek zorunda kalırlarsa o taktirde alttan gelen dişlerinde düzeni bozlulur. Alttan gelen dişlerin düzeni bozulmasın diye çekilmeyen dişlerde yerine gelecek olan dişlerin sağlığını ve çocuğun genel sağlığını etkiler. Bu nedenle çocuklarımıza erken dönemde diş bakımı alışkanlığı kazandırmamız ve diş bakımı konusunda çocuklarımızı bilgilendirmemiz gerekmektedir. Düzenli diş hekimi kontrollerimizi de asla ertelememiz gerekmektedir.

Çocukların dişleri neden çok hızlı çürür ?

– Çocuklardaki süt dişleri daimi dişlere göre çok daha hızlı çürürler. Bunun nedeni süt dişlerinde daha fazla organik madde olmasıdır. Bu durum dişlerin daha hızlı çürümesine neden olur.

– Çocuklar dişlerde meydana gelen ağrıları, sıcak soğuk hassasiyetlerini zamanında fark edemezler. Bu durum çürüklerin daha sonra anlaşılmasına ve tedavide geç kalınmasına neden olur.

– Çocuklar diş bakımına yetişkinler kadar özen gösteremezler. Onların diş fırçalama tekniği yeterli düzeyde gelişmediği için özellikle arka dişlerde ve bberon çürüğü dediğimiz ön dişlerin tamamını kaplayan çürükler görülebilir.

– Çocuklarda düzensiz beslenme de erken dönemde diş çürüklerine neden olabilmektedir.

Çocukların süt dişlerinde çürükler oluşursa dişler çekilmesi gerekir mi ?

Ailelerin süt dişleri konusunda yanlışa düştükleri en büyük konulardan birisi de süt dişleri nasıl olsa dökülecekler diyerek zamanı gelmeden süt dişlerini çektirmeleridir. Süt dişlerinin zamanı gelmeden çekilmeleri oldukça zararlıdır. Süt dişleri daimi dişlere bir yer tutucu görevi görmektedir. Yani aşığıdan gelecek olan dişlerin çıkma zamanına kadar onların yerlerini almalıdır. Bu düzen süt dişlerin çekilmesi ile bozulur ve daimi dişler çekilen diş bölgesine doğru kayma yapar. Bu durum ileri de daimi dişlerin çarpışık olmasına ve çocuğun ortodontik bir tedavi görmesine yol açar.

Süt dişlerin normalden çok önce bir zamanda çekilmesi o bölgede bir damak iyileşmesine neden olacak ve alttan gelecek dişin çıkamamasına yada gömülü kalmasına neden olacaktır. Eğer çocuğunzun sü dişlerinde bir çürük meydana geldiyse mutlaka bir diş hekimine giderek çürük dişe dolgu yapılması sağlanır. Erken dönemde müdahale edilmesi çok önemlidir.

Çocuklarda çürük oluşması engellenebilir mi ?

Çürük oluşumunu tamamen engelleyebilecek herhangi bir aşı yada ilaç diş hekimliğinde bulunamamıştır. Fakat düzenli diş bakımı ve düzenli diş hekimi kontrolleri ile çürük oluşumu riski en aza indirilebilir.

Ayrıca çocuklarda çürük oluşumunu engelleyebilecek diş hekimleri tarafından uygulanan bir takım yöntemler vardır. Bu yöntemler;

Fissür Örtücü: Çocukların azı dişleri üzerine uygulanan fissür örtücüler dişlerin üst yüzeyinde bulunan oyuklara yerleştirilirler. Fissür örtücüler uygulandıkları bölgede belli olmazlar. Beyaz ve şeffaf bir renge sahiptirler. Dişler üzerinde kalan yemek artıklarının zamanla dişleri çürütme etkisini en aza indirirler.

Fissür örtücü kaç yaşındaki çocuklarda uygulanabilir ?

Fissür örtücü uygulamaları 6 yaşından itibaren süt dişler üzerinde uygulanabilir. Ayrıca daimi dişleri yeni çıkan çocuklarda da bu örtü uygulaması son derce faydalıdır.

Fissür örtücü yöntemin çocuklarda ağız sağlığı açısından faydaları nelerdir ?

Çocuklar diş bakımını yetişkinler kadar iyi yapamazlar bu nedenle yemek artıkları dişler üzerine yapışarak dişlerde çürüklerine oluşmasına neden olabilir. Fissür örtücüler dişler üzerinde herhangi bir aşındırma yapmadan dişlere rahatlıkla uygulanabilir. Son derece güvenli bir yöntemdir. Kalıcı dişlerin sağlıklı olmasında ki en etkili yollardan birisidir.

Fissür örtücüler dişler üzerinden zamanla çıkar mı ?

Çocukların dişleri üzerine uygulanan fissür örtücüler zamanla dişler üzerinden aşınabilirler. Fakat araştırmalar göstermiştir. Bu uygulama oldukça dayanıklıdır. Çocukların sert cisimleri ağzına götürmesi, bu cisimleri ısırmaları, ceviz, fındık gibi dişlerle kırılması vb. fissür örtücülerin kırılmasına ve ağızdan daha kısa zamanda düşmelerine neden olabilir.

Fissür örtücülerin uygulanışı da son derece önelidir. Uygulama sırasında fissür örtücüler diş minesi üzerine ne kadar kuvvetli bir şekilde uygulanırlarsa ömürleri de o kadar uzun olur. Fissür örtücülerin uygulandığı dişler fissür örtücüler çıkarılsalar bile diğer dişlere göre çürümeye karşı dirençleri çok fazladır. Fissür örtücüler düştükten sonra yeniden dişe uygulanabilirler. Koruma aynı şekilde devam eder. Fissür örtücüler dişlere uygulandıktan sonra da dişler düzenli olarak fırçalanmaya devam edilmesi gerekir.

Dişlerde flor uygulaması: Çocukların dişlerinde çürüklere karşı direnci arttırmak oldukça önemlidir. Bu nedenle dişlere uygulanan flor uygulanması ile dişlere belirli bir direnç kazandırılabilir.

Diş fırçalaa alışkanlıkları: Çürüklerle baş etmenin en etkili yolu dişlerin düzenli olarak fırçalanmasıdır. Özellikle yatmadan önce dişlerin fırçalanması çocuklarda alışkanlık haline gelmelidir. Düzenli ve doğru fırçalama alışkanlığını her çocuk kazanmalıdır.

Çocuklara diş fırçalama alışkanlığı kazandrmak için mutlaka yapılması gerekenler

– Çocuğunuzla beraber sizde dişlerinizi fırçalayın

– Diş fırçalamayı çocuğunuza bir oyun olarak aşılayan. Diş çürükleri ile savaşmayı onlara bir oyun olarak gösterin

– Sevdiği renkte yada bir futbol takımının enginde diş fırçası ile diş fırçalam alışkanlığını ona sevdirebilirsiniz.

– Tadı onun hoşuna gidebilecek bir diş macunu seçin

– Diş fırçalama panosu onu diş fırçalamaya doğru sevkedecektir. Bu panoda dişleri fırçaladığınız zamanları çizin

– Dişlerinizi fırçalama süresi belirlemek için banyonuza bir kum saati koyun…

Çocukların sağlıklı dişlere sahip olabilmesi için şu önerileri mutlaka dikkate alın

– Çocuklarınızı 6 yaşından önce yanlız diş fırçalamaya yollamayın sizde beraber onunla birlikte dişlerinizi fırçalayın

– Çocuğunuz okuldan geldikten sonra dişlerini fırçalamayacaktır. Mutlaka pes etmeyin ve dişlerini fırçalatın

– Çukulata vb. şekerli gıdaları ara öğünlerde değil ana öğünlerde almasını sağlayın. Daha sonra ise dişlerini fırçalatın

– Mutlaka bir diş hekimi ile tanıştırın ve düzenli olarak 3-6 aylık periyodlarla diş hekimine gidin

– Öğretmeleri ile diş sağlığı konusunda onlara bilgi vermeleri yönünde iletişime geçin

– Çocuklarınızı ağızdan öpmeyin

– Dişlerini günlük olarak kontrol edin. Şüphelendiğiniz durumlarda diş hekiminize başvurun

Diş Hekimi Tedavileri

Diş gıcırdatma tedavisi nasıl yapılır (bruksizm) ?

17 Mart 2015

Diş gıcırdatma (bruksizm) diş hekimliğinde oldukça sık karşılaştığımız bir durumdur. Diş gıcırdatma bir takım nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenlerin arasında psikolojik nedenleri ve anatomik nedenleri sayabiliriz. Anatomik nedenler çene bölgesinde oluşan ve dişlerin diziliminden kaynaklanan sorunlardır. Bu sorunlar çenenin önde yada geride olması, dişlerin üst üst gelmesi yada diş çarpışıklıkları olabilmektedir. Diş gıcırdatma olayı en sık gece uykuda gerçekleştirilir. Gece çene bölgesinin sıkılması ve çenenin haret ettirilmesi dişlerin birbirine sürderek sesler çıkartmasına neden olur. Bu durum genellikle evli çiftleri de en sık rahatsız eden durumlardandır.

Diş gıcırdatma nedenlerinin bir diğeri de psikolojik sebeplerdir. Stresin (bruksizm) üzerinde çok büyük etkisi vardır. Günlük olarak hayatımızda yaşadığımız olumsuzluklar sonrasında gece uyurken gerilmeler, diş sıkma ve diş gıcırdatma sıklıkla yaşanmaktadır. Stresin (bruksizm) üzerinde etkisi yaşanılan stres ve buna bağlı psikolojik sorunlarda (bruksizm) diş gıcırdatma şiddetini arttırmaktadır. Aşırı sinirlilik halleri, çok hassas olmak ve titizlik rahatsızlıkları (bruksizm) diş gıcırdatmayı arttıran etkiler olarak sıralanmaktadır.

Diş gıcırdatma (bruksizm) çocuklarda da görülebilir mi ?

Bu durum yanlızca yetişkinlerde değil çocuklarda da görülebilmektedir. Çocuklarda tıpkı yetişkinler gibi uyku evrelerinde dişlerini gıcırdatabilirler. Genellikle çocuklarda görülen diş gıcırdatma damakların kaşındığı dönemlerde bebeklerde diş çıkartma çocuklarda da daimi dişlerin çıktığı dönemlerde görülebilir.

Diş gıcırdatma (bruksizm) sonucunda ne tür sorunlar ortaya çıkabilir ?

Diş gıcırdatma (bruksizm) tedavi edilmediğinde ortaya bir takım problemler çıkabilir. En belirgin olan diş gıcırdatma (bruksizm) sorunlarını ele alıcak olursak;

– Dişlerde aşınmaların meydana gelmesi: Diş gıcırdatma (bruksizm) sonucunda dişlerin üst bölgesinde aşınmalar ve minede zedelenmelere neden olur. Bu durum dişlerin korumasız kalmasına, sararmasına ve daha çabuk çürümesine neden olur

– Dişlerde kırılmaların olması: Diş gıcırdatma (bruksizm) sonucunda dişlerde kırılmalar veya çatlaklıklar meydana gelebilir. Özellikle arka dişlerde görülen diş sıkması sonucundaki kırıklarda aşırı derecede madde kaybı yaşanabilmektedir.

– Dişlerde aşırı hassasiyetlerin oluşması: Diş gıcırdatma (bruksizm) sonucunda dişlerde çatlaklar, aşınmalar ve kırılmalar meydana gelir. Dişlerde oluşan bu hasarlar sıcak yada soğuk hassasiyetlerine neden olur.

– Diş etlerinde çekilmelerin oluşması: Diş gıcırdatma (bruksizm) sonucunda diş etlerinde çekilmeler görülebiliyor.

– Dişlerde sallanmaların oluması: Diş gıcırdatma (bruksizm) sonucunda oluşan baskılar dişlerde sallanma olmasına ve diş kayıpları ile sonuçlanabiliyor.

– Yanak bölgesinde tahriş oluşması: Diş gıcırdatma (bruksizm) sonucundaDişlerin kapanış bölgelerinde, diş hizasında alt ve üst damaklarda tahrişler oluşabilmektedir. Bu tahrişler gün içerisinde kişiye oldukça ağrı verir.

– Kas ve çene ağrıları: Diş gıcırdatma (bruksizm) sonucunda kişi sabah kalktığında çene bölgesinde basınçlı bir ağrı hisseder.

Diş gıcırdatma ile ilgili bilinmesi gerekenler nelerdir ?

– Diş gıcırdatma gün içerisinde özellikle de gece istem dışı olarak çiğneme refleksinin harekete geçmesidir. Bu durum dişler arasında istenilmeyen temasları ile ortaya bir takım sesler çıkartmaktadır. Bu durum dişlerde ve kişinin sağlık düzeninde olumsuz etkiler yapmaktadır.

– Diş gıcırdatma genellikle geceleri olsa da gün içerisinde de olabilmektedir.

– Diş gıcırdatma şiddete bağlı olarak tedavi aşamasına gelebilir. Fakat hafif yada ileri seviye de olmak üzere bu durum çoğu kişide vardır.

– Diş gıcırdatma çocuklarda özellikle daimi dişler ve bebeklerde süt dişlerinin çıkmaya başladığı dönemlerde görülebilir. Daha sonra geçer.

– Diş gıcırdatmanın en büyük nedeni strestir.

– Diş gıcırdatmaya neden olan diğer problemler ise çene bozuklukları, sindirim sistemi bozuklukları, bir takım rahatsızlıklar, bazı ilaçların kullanımı da diş gıcırdatmaya neden olabilir.

– Diş gıcırdatma özellikle kesici dişlerde olmak üzere diğer dişler üzerinde aşanmalara neden olur.

– Diş gıcırdatma sırasında azı dişlerinde devreye girmesi daha fazla ses çıkmasına ve daha büyük problemlerin oluşmasına neden olur.

– Diş gıcırdatma çoğu kişide olabilir. Genellikle kişiler bu durumdan haberdar değildir. Ya eşleri yada çevresindeki kişiler tarafından fark edilir. Diş gıcırdatma diş hekimi muayeneleri sırasında diş hekimi tarafından fark edilir.

– Diş gıcırdatma sonucunda dişlerde meydana gelen aşınmalar dişlerin daha çabuk çürümesine neden olur.

– Diş gıcırdatma sonucunda dişlerin kırılabilme ihtimali oldukça artar.

Diş gıcırdatma (bruksizm) tedavisi nasıl yapılır ?

Diş gıcırdatma (bruksizm) mutlaka tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Diş gıcırdatma (bruksizm) tedavisinin asıl amacı dişlerde meydana gelebilecek sorunları önceden önlenmesi ve dişlerde kalıcı bir hasar oluşmamasıdır. Diş gıcırdatma (bruksizm) neden olan stresten uzak durmak tedavinin ilk aşamasıdır. İkinci aşamada ise dişler gece plakları ile koruma altına alınırlar. Kişi gece yatmadan önce kendisine uygun olarak hazırlanan bu gece plakları ile uyur. Zamanla stresinde ortadan kalması ile beraber kişide düzelme sağlanır.

Gece plakları diş gıcırdatma (bruksizm) tedavisinde tek balına yeterli midir ?

Gece plakları diş gıcırdatma (bruksizm) tedavisinde bazı durumlarda tek başlarına yeterli olmamaktadırlar. Bu nedenle diş gıcırdatma (bruksizm) neden olan bazı etkenlerde ortadan kaldırılması gerekir. Bunun için gece plaklarına ek olarak;

– Stres terapileri
– Rahat yku düzeni için ilaç takviyesi
– Kas gevşetici ilaç takviyesi
– Hatalı yapılan diş dolgu ve tedavilerin resterasyonu
– Diş eksikliklerinin giderilerek ağız içerisinde baskı kuvvetinin dengelenmesi

vb. önlemlerle diş gıcırdatma (bruksizm) ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Diş gıcırdatma (bruksizm) tedavi edilmediği durumlarda ne olur ?

Diş gıcırdatma (bruksizm) tedavi edilmediği durumlarda dişlerin çürümesine, diş eti çekilmelerine, dişlerin erken dönemde kaybedilmesine, bir takım sistemik vücut rahatsızlıklarına, ağrılara vb. ciddi etkilere neden olabilir.

Diş Hekimi Tedavileri

Diş çatlakları ve diş sızlaması tedavisi nasıl yapılır ?

17 Mart 2015

Dişlerinizin sağlıklı ve uzun ömürlü olabilmesi için düzenli olarak bakımının yapılması ve yine düzenli olarak diş hekimi kontrollerine ihtiyacı vardır. Diş hekimi kontrolleri ile çürüklerin ve ağızda meydana gelen diğer sorunların daha erken teşhisi ve çok basit uygulamalarla tedavisi gerçekleştirilir. Teşhisi ve tedavisi geç olan diş ve diş eti sorunlarında madde kaybı yaşanmakta, diş kaybedilebilmekte yada diş eti çekilmeleri ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Bu nedenle her zaman diş hekimi kontrollerini önemi çok büyük olmuştur. Bazı durumlarda tüm tedbirler alınmasına karşı dişlerde sorunlar oluşabilmektedir. Bu sorunların başında da diş çatlakları gelmektedir.

Diş çatlağı sendromu nasıl gerçekleşmektedir ?

Diş hekimliğinin en zor teşhis ettiği durumlardan birisi diş çatlağı sendromudur. Diş çatlak sendromu kırık dişten ayırt edilmektedir. Dişlerde meydana gelen çatlak oluşumunun bir çok nedeni vardır. Önemli olan ise çatlak sorundasında bu çatlakların erken dönemde teşhis edilmesi ve tedavi edilmesidir. İlerleyen dönemlerde ise bu çatlaklar dişlerin ortadan ikiye ayrılmasına, belli bir miktar kırılmasına, madde kayıplarına yada dişin tamamen kaybedilmesine neden olabilmektedir.

Diş çatlaklarının görüldüğü kişiler kimlerdir ?

Diş çatlakları bir çok nedene bağlı olarak görülebilmektedir. Bu nedenler arasında en belirgin olanlarını sıralamamız gerekirse;

– Amalgam dolgular büyük diş kırıklarında yani dişlerde oluşan büyük madde kayıplarında uygulandıklarında bu malzemeler dişin yüzeyine yapıştıklarından dolayı dişte de bir miktar inceltme yapmak gerekir. Bu nedenle amalgam dolgu uygulanan dişler zayıflar bu dişlerde diş çatlaklarının görülme riski fazladır.

– Dişlerini sıkan kişilerde, kalem yada benzeri maddeleri kemiren kişilerde, tırnnak yeme alışnalığı olan, dişlerini gıcırdatan kimselerde oluşan travmalar sonucunda diş çatlaklarının görülme riski fazladır.

– Çene bölgesinden kaynaklı olan problemlerde meydana gelen kapanış bozuklukları, yemek yerken sürekli olarak yada konuşurken sürekli olarak dişlerin birbirine çarpması yine diş çatlağı riskini arttırmaktadır.

– Yüz ve dişlere gelen darbeler, kafa bölgesinde ve ağızı etkileyen darbelerin yaşanması, çene bölgesinde meydana gelen travmalar ve dişlerin birbirine şiddetli bir biçimde çarpması yine çatlak riskini arttıran etkenlerdir.

– Dişlerde yapılan dolgu tedavilerinin yüksek olması yine porselen kaplama uygulamalarının uyumsuz olması sağ veya sol bölgelerde çiğneme kuvvetinin farklı olması dişlerde çatlaklara neden olabilir.

– Kanal tedavisi olan dişler zayıfladıklarından dolayı yine bu dişlerde de çatlaklar meydana gelebilir.

Çatlamış dişler nasıl tespit edilir ?

– Çalak olan dişler soğuk yada sıcak hassasiyetine oldukça duyarlıdırlar.

– Çiğneme sırasında bölgede şiddetli bir ağrının hissedilmesi fakat bu ağrı çiğneme sırasında olur ve kısa sürelidir.

– Çatlak olan dişler röntgende görülemeyebilirler.

– Ağrı nedeni ile diş hekimine başvurulduğunda ağrıya neden olan etkenler ortadan kaldırıldıktan sonra diş çatlaklarının varlığı belli olabilir.

– Yapılan diş hekimi kontrolleri sırasında diş çatlakları belli olabilir.

– Dişler üzerinde ısırma testi yapılarak çatlak olan dişler tesbit edilebilir.

Dişlerde çatlaklardan meydana gelen ağarılar olabilir. Dışarıdan çıplak gözle bakıldığında herhangi bir çatlak görülmeyebilir. Ağrının tam olarak neden kaynaklandığı diş hekiminin yapacağı kontrollerden sonra belli olabilir.

Diş çatlaklarının teşhisi zordur

Diş çatlakları bazı durumlarda kesinlikle belli olmaz. Diş çekildikten sonra bazı durumlarda kırık hattı fark edilir. Bu nedenle diş çatlaklarında teşhis ve tedavi süreci oldukça önemlidir.

Çatlak diş tedavisi nasıl yapılır ?

Çatlak diş tedavilerinde tesbit sonrasında dişe kök-kanal tedavisi uygulanır. Kanal tedavisi ile beraber dişte herhangi bir enfeksiyon riski önlenmiş olur. Kanal tedavisi sonrasında dişin kök kısmında boşluklar oluşacaktır. Bu boşluklara -post- yerleştirilir. Post malzemeleri kendisini yenileme imkanı olmayan dişlere uygulanır. Daha sonra dişe kron kaplama uygulanarak dişin estetiği ve fonksiyonelliği yani sağlamlığı yeniden sağlanır.

Diş çatlakları kök bölgeye ulaştı ise ne yapılır ?

Oluşan diş çatlakları zamanında tesbit edilemeyerek diş köküne kadar ulaştı ise bu durumda dişin çekilmesinden başka çare kalmamıştır. Bu nedenden dolayı diş çatlaklarında erken teşhis ve diş hekimi kontrollerinin düzenli olarak gerçekleştirilmesi oldukça önemlidir.

 

Diğer kaynak siteler

http://www.dishekim.com.tr/dis-catlaklari-tedavisi-nasil-yapilir.html
http://www.distedavi.com.tr/dis-sancisi-dis-sizlamasi-diseti-sancilari.html
http://www.dishekimi.com.tr/dis-sizlamasi-nasil-gecer.html

Diş Hekimi Tedavileri

Diş kırıldığında ne yapılması gerekir ?

17 Mart 2015

Diş kırılmaları en sık çocukluk dönemlerde yaşanır. Süt dişlerinde döneminde üst düzeyde seyreden diş kırılmaları yerini daimi dişlere bıraktığında kırılmalar kesilir. Sıklıkla okulda koşturmacalı oyunlar sonrasında gerçekleşen diş kırılmaları, çocukların kavga etmesi, spor yaparken düşmeleri veya çarpışmaları diş kırılması ile sonuçlanabilmektedir. Aileler için ve çocuklar için görsel ve fonksiyonel olarak gerçekleşen bu durum oldukça can sıkıcıdır. Kız çocuklara nazaran erkek çocuklarda diş kırılmaları daha fazla görülmektedir. Ağız yapısında en sık yaşanan kırılmalar ise üst bölgedeki ön dişlerdir.

Diş kırılması sonucunda nasıl hareket edilmelidir ?

Diş kırılmaları farklı şekillerde meydana gelebilir. Çarpmanın yada darbenin şiddetine bağlı olarak dişte oluşan hasarlarda değişecektir. Eğer çok büyük bir parça kırılmış ise ve altındaki canlı doku meydana çıkmış ise hemen diş hekimine başvurmamız gerekir. Eğer diş bölgesinden çok küçük bir parça kırılmış ise diş hekimine gitmeyi bir süre daha erteleyebiliriz. Eğer diş kırılması sonrasında hastada çok şiddetli bir şekilde soğuk ve sıcak hassasiyetleri görülüyor ise bu bizim için canlı dokuya çok yakın bir kırık olduğu anlamına gelir.

Diş kırıklarında bir diğer sorun ise dişin kırılması değil darbe sonucunda tamamının dışarıya çıkmasıdır. Eğer diş tamamen kökü ile beraber elimize gelir ise bu gibi durumlarda dişin kök kısmına dokunmadan suyun altında yıkayıp daha sonra dil altında yada bir süt içerisinde en yakın zamanda bir diş hekimine başvurulmalıdır. En yakın zaman olarak 2 yada 2 saat içerisinde diş hekimine başvurmalısınız.

Dişler neden ve nasıl karılır ?

Dişler iki şekilde kırılabilirler bunlardan birincisi travma (darbe) sonucu diş kırılması ikincisi ise kanal tedavisi sonrasında dişte meydana gelen kırılmadır. Travma nedeni ile kırılmaya mahruz kalan dişler. Dışarıdan aşırı bir kuvvet darbe sonucunda oluşur. Bunlar;

– Düşme

– Yaralanma

– Kavga

Bu gibi travma sonucunda meydana gelen kırılmalarda hastanın diğer travmaları da önemlidir. Yani diş kırılması meydana getirecek kadar şiddetli bir darbe aldı ise kafa travması, dudak travmaları da bizim için oldukça önem taşımaktadır.

Bir diğer diş kırılma nedeni ise kanal tedavisidir. Kanal tedavisinde dişin canlı dokuları alındığı için bu dişler kırılmaya çok yatkındır. Tıpkı yaş bir yaprağı kolay parçalayamayacağınız gibi kuru bir yaprağı çok kolay bir şekilde parçalarsınız. Pulpa dediğimiz kan damaları dişe kan yolu ile su taşıdıkları için dişlerin çok daha zor kırılmalarını sağlarlar. Kanal tedavileri ile birlikte bu dokular enfekte olduğu için bu dokuların yerini kanal malzemeleri kaplar. Bu nedenle en ufak bir travmada diğer dişler kırılmaz iken kanal tedavili olan dişler çok çabuk kırılabilirler.

Diş kırılmalarının tedavisi nasıl yapılır ?

Diş kırılması tedavilerinde önemli olan kırılan parçanın büyüklüğüdür. Eğer kırılan parça çok küçük bir parça ise tek seasnta beyaz dolgu dediğimiz dolgu uygulamaları ile işlem yapılarak tedavi tamamlanır. Fakat kırılan parça büyük bir parçe ve canlı dokuyu da içeriyorsa o zaman öncelikli olarak kanal tedavisi uygulayıp daha sonrasında ise kırılan parçanın büyüklüğüne göre dolgu yda kaplama yöntemleri ile tedavi sağlanmaktadır.

Diş kırılmalarında bir diğer problem dişin kökten tamamen çıkmasıdır. Bu gibi durumlarda hasta zamanında dişi sağlıklı bir şekilde diş hekimine ulaştırabiliyorsa diş hekimi çıkan dişi yerine yerleştirebilir. eğer dişi hasta sağlıklı bir şekilde diş hekimine ulaştıramamışsa bu bölgeye geçici köprü olarak tabir edilen bir köprü ile hasta sağlıklı bir şekilde evine gönderilir. Aradan belli bir zaman geçtikten ve dişin kırıldığı bölge kemik ile dolduktan sonra implant tedavisi ile kırık diş tedavisi gerçekleştirilmiş olur.

Çocuklarda diş kırılmaları

Çocuklarda meydana gelen diş kırılmaları özellikle konuşmasında, çiğnemesinde yada psikolojik olarak gelişiminden önemli bir etki kaynağı olacaktır. Mutlaka bir pedodonti tarafından çocuğunuza psikolojik destek verilmeli ve kırılan diş bölgesi dolgu uygulamaları ile tedavi edilmelidir. Gelişen teknoloji sayesinde yeni yapıştırma yöntemleri ile diş kırıkları kısa bir süre içerisinde tedavi edilebilmektedir.

Eğer bir çarpma, darbe vb. travma yaşamıssanız ve dışarıdan gözle görülür herhangi bir durum yoksa yinede mutlaka diş hekimine başvurmalısınız. Sizin göremediğiniz daha sonraki zamanlarda oluşabilecek bir durum meydana gelmiş olabilir. Mutlaka bu konuda tedbir alınarak diş hekimine başvurulması gerekir.

Diş Hekimi Tedavileri

Ağız kokusu sebepleri ve ağız kokusu tedavisi

15 Mart 2015

Ağız kokusu bireylerde sıklıkla görülebilen bir durumdur. Bu durum her 4 kişiden birinde gözükürken yanlızca ağız bakımı dolayısı ile değil bazı hastalıkların nedeni olarakta ağız kokusunu görebiliriz. Bu toplumun önemli bir sorunu iken bu konuda diş hekimlerinin kapısına sıklıkla müracaat edilmektedir. Ağız kokusunun altında yatan ciddi rahatsızlıklar olabilirken yanlızca ağız hijyeninden kaynaklı olarakta ağız kokuları oluşabilmektedir.

Ağızda oluşan kötü kokunun ayrımını yapabilmemiz için fizyolojik olan yani herkesin ağzında olabilecek kokular yada patalojik ağız kokusu yani hem bizleri hemde diş hekimlerini ilgilendiren önemli hastalıkların habercisi olabilecek bulgular sonucunda ağız kokularını incelebiliriz. Ağız kokusu nedeni ile diş hekimine başvuran ve ciddi rahatsızlıkları olduğunu öğrenen bir çok kişiye bu konuda rastlanabilmektedir.

Ağız kokusu bazı durumlarda kişinin kendisi tarafından algılanması ile belli olurken çoğu şikayet ve diş hekimine başvurularda; kişinin çevresi tarafından ağız kokusu olduğunu öğrendiğinden dolayı diş hekimine başvurduğunu görmekteyiz. Evli olan çiftlerin bu konuda daha fazla rahatsızlıkları oluyor. Eşim yada hanımımın ağız kokusundan şikayetçiyim diye eşler beraber diş hekimine başvurabiliyorlar.

Ağız kokusunun nedenleri nelerdir ?

Ağız kokusunun bir çok nedeni olabilir. Fakat en büyük nedenlerin başında ağız hijyeni gelmektedir. Ağız içerisinde oluşan bakteriler genellikle ağız kokusunun en büyük nedenini oluşturur. Yine bununla beraber ağızın yeterli miktarda tükürük oluşturamamasından dolayı kuru kalması, dil üzerinde oluşan bakteriler yine ağız kokusunun oluşmasının başlıca nedenleridir. Diş eti rahatsızlıkları ve diş çürükleri ileri derecede ağız hastalarılarının ve ağız kokusunun oluşmasında çok ciddi bir sebeptir. Ağızda oluşan diş problemlerini yada diş eti problemlerini en ufak bir bulgu ile rahatlıkla tesbit etmek mümkündür. Ağız kokusuna tanı ilk olarak diş hekimi muayenesi sırasında konulur ve nedenleri tespit edilen ağız kokusu için tedavi presedürleri uygulanır.

– Patolojik hastalıklar nedeni ile oluşan ağız kokusu: Ciddi rahatsızlıklar nedeni ile oluşan ağız kokusunda bu bulguların yanı sıra kişi bilmediği bir hastalık nedeni ile ağız kokusuna sahip olabilir. Bunların başında böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, bademcik iltihabı, şeker hastalığı, metabolizma veya endokrin bozuklukları yine üst solunum yolu kanseri veya yemek borusu kanseri gibi bir çok ciddi hayati tehlike arz eden durumlar olabilir. Duyulan kokular çok ağrı olabilir ve karşıdaki kişiyi ciddi şekilde rahatsız edebilir. Erken bulgular hayat kurtarabilmektedir. gerekli müdahalenin erken dönemde yapılabilmesi düşükte olsa bir ihtimal olması ağız kokusunu ciddi anlamda önemli kılmaktadır.

Uzun dönemler aç kalınması ramazan aylarında olduğu gibi bir ağız kokusu oluşmasına neden olabilir. Bu durum ağız içerisindeki bakterilerin oluşumunu hızlandırmaktadır. Tükürük salgısının azalması yani az su içilmesi ağız kokusunun artmasına neden olan diğer etkenlerdir.

Ağız kokusuna neden olan diğer etkenleri sıralar mısınız ?

Ağız kokusuna yukarıda sıralamış olduğumuz etkenlerin neden olurken bunların yanı sıra;

– Akciğerde ve sinüste oluşan enfeksiyonel rahatsızlıklar

– Akciğer yada karaciğer yetmezliği

– Şeker hastalıkları

– Böbrek yetmezliği

– Kronik rahatsızlıklar

– Uzun süren açlık dönemleri

– Sindirim sistemi bozuklukları

– Reflü hastalığı

– Akciğer iltihaplanması

– Mide ülseri

– Kronik bademcik iltihapları

– Kronik sinüzit

– Kronik faranjit

etkenlerde ağız kokusunun oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle ağız kokusu bulgusu oldukça önemli ve ihmal edilmemesi gereken bir durumdur. Ciddi rahatsızların habercisi olabileceği gibi tüm vücut sağlığımızla ilgili bilgiler verebilmektedir. Erken dönemde müdahale edilmesi hayat kurtarıcı olabilir.

Ağız kokusu için evde neler yapabiliriz ?

Ağız kokusu önemli hastalar dışında ağızdan dolayı meydana gelen sorunlar ile ilgili ise kişinin alacağı bir takım önlemlerle önemli düzeyde giderilebilmektedir. Ağız içi bakterilerin artmasına bağlı olarak oluşan ağız kokularını sebep alırsak özellikle tükürük ağızdaki bakterilerle savaşmanın en önemli yollarından birisidir. Bu nedenle ağızdan gün içerisinde bol miktarda su alınması gerektiğinden daha fazla su metabolizmasını sıvı metabolizmasını pozitife çekeceği için bu durum ağız kokusunu engelleyen en önemli faktörlerin başında gelmektedir.

Ağız bakımının yapılması geceleri yatmadan önce gün içerisinde gerçekleştirilmesi oldukça önemli sadece diş ve diş etlerini fırçalamak değil gerekirse dil üzerine aynı diş fırçası ile bakım yapmak oldukça önemli.. Diş taşlarının oluşumunu engellemek amaçlı diş ipi kullanımı oldukça önemli ve faydalıdır. Ağız garagarısı ile yada su ile gargara bunlarla beraber uygulandığından çok faydalı yanlızca kendi başlarına uygulandıklarında kısmi bir yarar sağlamaktadır. kalıcı bir yarar sağlamak için bu uygulamalar beraber yapılmalıdır.

Sigara kullanımı mutlaka azaltılmalıdır

Sigara hem kendisi bir kötü koku unsuru iken aynı zamanda bakterilerin oluşmasına ve diş taşlarının oluşmasına da neden olan bir etkendir.

Çay ve kahve tüketimi kötü koku oluşumuna neden olabilir

Çay ve kahve tüketimiminde aşırı olması içerdikleri kimyasallar nedeni ile ağız mukozasının nemlenmesine neden oluyorlar, apızda bir kurumaya neden olmaktadır. Buna bağlı olarak tükürük saşgısının azalması ile beraber ağız kokusunun oluşmasına neden oluyorlar. Ender rastlanan fakat ciddi olabilecek bir sorun ise özellikle hanımları ilgilendiren diyet yapan özellikle karbonhidrattan yoksun olan bir diyeti sıkı bir şekilde uygulayan bayanlar metabolik bir takım problemler nedeni ile yine ağız kokusu görülebilmektedir.

Ağzımızın koktuğunu nasıl anlarız ?

Ağız kokusu Bir çok kişiyi etkeleyen özellikle çvrenizdeki kişilerin rahatsızlık duymasına neden olan önemli bir problemdir. Altta yatan ciddi rahatsızlıkların sebebi olurken erken dönemde kişi yada çevresi tarafından tesbit edilmesi hayat kurtarıcı bir etki oluşturabilmektedir.

Uyandığımda ağzımda kötü bir koku oluşuyor sebebi ne olabilir ?

Ağız kokusunun en önemli nedenlerinden birisi bakterilerin ağız içerisinde miktar olarak fazlalaşmasıdır. Ağızda bakterilerin fazlalaşmasının temel nedeni ise ağızdaki tükürük salgısının az olmasıdır. Uyurken ağız içi tükürük salgısı azalacağından dolayı gece bakterilerin daha fazla çoğalması kötü ağız kokusuna neden olan bir etkendir. Yatmadan önce mutlaka ağız temizlenmesi diş fırçası, dişi ipi ve ağız gargarası ile mutlaka ağız hijyeni kkorunmalıdır.

Ağız kokusu en sık hangi yaşlarda görülür ?

Ağız kokusu her yaşta olabilen ve her yaşı etkileyen bir sorundur. Bu nedenle ağız kokusundan dolayı diş hekimine başvuran hastaları 3 ayrı grupta inceleyebiliriz. Bunlardan birisi çocuklar; çocuklarda oluşan ağız kokusu özellikle kulak burun boğazı ilgilendiren önemli hastalıkların habercisi olabiliyor. Geniz eti yada sık tekrarlayan bademcik iltihapları çocuklarda ağız kokusunun sebebi olabilmektedir. Genç yetişkinlerde oluşan ağız kokuları ise bunlarda meydana gelen ağız kokusu nedenleri diş bakımına bağlı olarak diş ve diş eti rahatsızlıklarından kaynaklanmaktadır. Yaşlılarda ise sebep bir takım sistemik rahatsızlıklar olabileceği gibi genel metabolizmanın yavaşlaması ve tükürük salgısının azalması nedeni ile ağız kokusu oluşabilmektedir.

Ağız kokusunun tedavisi nasıl yapılır ?

Ağız kokusunun tedavisi tabiki sebebe bağlıdır. Yani sistemik bir rahatsızlığın tesbiti ve onun tedavisi tamamen kendisine bağlıdır. Bir akciğer hastalığı olabilir, bir mide rahatsızlığı olabilir yada bir kulak burun boğazı ilgilndiren bir sinüzit sorunu olabilir. Bunun yanı sıra ağız hijyeninden kaynaklı olan diş rahatsızlıkları, diş çürükleri, diş eti hastalıkları yada apse gibi rahatsızlıklar diş hekimleri tarafından tedavi edilerek ağız kokusu engellenebilir.